Eyyüp AYDIN

Türkiye’nin önünde iki önemli sorunu var. Bunlardan biri doğa katliamı, diğeri uyuşturucu ve madde bağımlılığının artması. Her iki sorunda ülkenin geleceği açısından tehlike çanları çalmaktadır. Ülkemizde son dönemde eşi görülmemiş bir maden sömürüsü ve doğa katliamı yaşanmaktadır. Ekosistemi tahrip eden, ormanlarımızı yok eden, çevreye onarılamaz zararlar veren ve halkımızın ortak yer altı ve yer üstü zenginliklerini yerli ve yabancı sermaye şirketlerinin yağmasına açan bu anlayış son bulmalıdır. Türkiye'nin bugün için ekonomi, işsizlik, eğitim, yoksulluk önemli sorun gibi gözükse de sonuçta bu sorunları bi şekilde çözersiniz. Ama asıl ülkeyi gelecekte bekleyen en büyük tehlike ve en önemli sorunların başında doğanın hızla talan edilmesi, uyuşturucu ve diğer madde bağımlılığının giderek yaygınlaşması gelmektedir. Eğer tez zamanda önlem alınmazsa, bu iki sorunun yaratacağı tahribatı telafi etmek mümkün olamayacak sonuçlara yol açacak. Türkiye'nin dört bir tarafında bulunan dağları, akarsuları, ormanları acımazsızca tahrip ve talan ediliyor. Ülkenin geleceği göz göre göre yok ediliyor. Bu gidişle Türkiye yakın bir zamanda çöle dönüşecek.

Öte yandan uyuşturucunun giderek artması, toplumun geleceği için çok büyük tehlike oluşturmaktadır. Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığında önemli bir transit ülke olmaya devam ediyor. Türkiye'deki operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucu oranlarının çok yüksek olduğu dikkati çekmektedir. Türkiye nüfusunun % 15,8'i 15-25 yaş grubunda. 12 milyon 971 bin 396 çocuğumuz madde bağımlılığı riskine karşı savunmasız durumda. Türkiye'de yaklaşık 10 milyon insan madde ve davranış bağımlısıdır. 125 bin STK bu konuda duyarsız kalıyor. Cinayetlerin % 60'ı, saldırıların % 40'ı, tecavüzlerin % 33'ü alkol ve madde kullanımı olan kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye genelinde madde bağımlılığı, sanal kumar ve teknoloji bağımlılıklarının ciddi boyutlarda olduğunu görüyoruz.

Türkiye'de her 4 yılda bir Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca yapılması gereken Türkiye'nin madde ve bağımlılıklarla ilgili saha raporuna ihtiyacı var! Bu mücadelede sahadaki muhatap kurumların daha çok desteğe ve fedakârlığa ihtiyacı olduğu görülüyor. Uyuşturucu ile mücadelede Emniyet, Jandarma ve Gümrük Muhafaza kurumlarımızın özverili başarılı çalışmaları var. Ancak bu yeterli değil. Sayıları 125 bini bulan sivil toplum kuruluşlarımızın uyuşturucu ve madde bağımlılığı konusunda sahada aktif sorumluluklar almalıdır. Gerek doğanın talan edilmesinin önüne geçilmesinde, gerekse uyuşturucuyla mücadele edilmesinde ilgili kurumların yanında toplumun tüm katmanlarına çok önemli görevler düşmektedir. Geleceğimizi ancak bu duyarlılıkla kurtarabiliriz.