içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

OMICRON VARYANTI VE BİZ

Omicron varyantı artık neredeyse tümüyle egemen hale geldi, daha önce de yazdığım gibi bu varyant aslında delta varyantı kadar akciğer tutulumu yapmasa da hızlı yayılımı ile çok daha fazla insana ulaşabiliyor. Daha da önemlisi aşılar delta varyantında olduğu gibi çok etkili değil. Aşı ile delta varyantından % 80 kurtulabiliyorken omicron varyantında bu oran % 50'ler civarına düşüyor, o da mRNA aşıları için yani biontech için, sinovac ve onun benzeri turkovac için bu oran çok daha az oranda, hatta hiç yok gibi. Bu da etkinliğini çok daha fazla artırıyor. Peki aşı korumuyorsa biz bu hastalıktan nasıl korunacağız? Aslında korumanın tek yolu dışarı mümkünse çıkmamaktadır. Belki kızacaklar ama bence 65 yaş üstü kişilere, kalp, şeker, immun yetmezlik, kanser hastalığı gibi hastalığı olan kişilere, gebelere mart sonuna kadar izin verilmeli, hatta sokağa çıkma yasağı uygulanmalıdır. Evet daha önceki yazılarımda buna karşı olduğumu defalarca yazdım ama bu sefer durum çok daha farklı çünkü bu varyant gençleri, bağışıklık sistemi güçlü olanları etkilemiyor, tabi aşıları varsa ama immun sistemi zayıf yaşlı ve kronik hastalığı olanları aşıları olsa da çok etkiliyor. Ölenlerin % 90 aşılı hatta 4 aşısı olan 65 yaş üstü kişiler ki tüm pozitif olanların ancak % 15'ine denk geliyor. Kısaca bu varyant gençler hatta bilhassa da okul çocukları tarafından yayılıyor ve yaşlıları öldürüyor. Bilhassa da 65 yaş üstü yaşlılarımız "aşılıyım" diye rahatça gezerken açık kapalı mekanlardan ki bu varyant artık çok hızlı yayıldığı için korunmak çok zor. Veya torunlarını, çocuklarını severken bu hastalığı kapıyor ve onları sadece üst solunum yolunu tutsa da ölümcül olabiliyor, tıpkı aşısız domuz gribine yakalanmak gibi. Peki aşı olmayalım mı derseniz hayır aşı yinede olalım % 50 ye yakın koruyuculuk hiç de yabana atılır bir koruyuculuk değildir ama çok da güvenmemek gerekir burda asıl önemli olan daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi virüs yüküdür. Ne kadar çok virüs alırsak bizim için o kadar tehlikeli ve hastalanma oranımız o kadar fazladır. İşte aşılı olmak burda önem kazanır, aşı bizi belli bir virüs yükü miktarına kadar korur ancak sürekli virüs yüküne maruz kalan insanlarda aşılar da koruyuculuklarını yitirebilir, o yüzden sık sık virüssüz ortamlarda yani evimizde, kimsenin olmadığı açık alanlarda derin nefes almak, uyumak, dinlenmek virüs yükümüzün atılmasında ve vücudumuzun dayanıklılık kazanmasında önem kazanır. Beslenme bu varyant için çok önemli, haftalık 40 gr et yemek, et suyu çorba içmek, taze meyve- salata yemek, sıcak ortamda bulunmak ve üşütmemek kendimizi korumanın en etkili yollarından, tabi son zamlardan sonra bunu nasıl başarırız, bu da ayrıca değerlendirilmesi gereken sorun. Ama sağlık herşeyden önemli ise ve yoğun bakıma düşmek istemiyorsak çok dikkatli olmak zorundayız. Bu varyantın son varyant olduğunu düşünüyorum, bu hastalık da en azından ülkemizde mart sonunda biter ve artık normal yaşamımıza döneriz diye kuvvetle umuyorum. Şurada dayanacağımız üç aylık zaman var, biraz dişimizi sıkar, üç ay eve hapse olursak, kimseyle görüşmezsek, kalabalık yerlerden uzak durursak, yaşlılarımızı koruyabilirsek nisan gibi baharın gelmesiyle hepimiz kırlara, güneşe ve hastalıksız bir dünyaya kavuşuruz gibi geliyor… Hadi son bir gayret...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum