içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ortalama Yaşam Beklentisi Arttıkça Bu Sorun Daha Fazla Görülecek

İstatistikler yetişkin kadınların yüzde 50’sinin idrar kaçırma sorunu yaşadığını gösteriyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Sultan Can, ne yazık ki kadınların utanç duygusu, tedavi seçenekleri hakkında bilgi eksikliği ve/veya ameliyat korkusu nedeniyle doktora başvurmaktan çekindiklerini söyledi. Ortalama yaşam beklentisinin yükselmesine paralel olarak da bu sorunun önümüzdeki yıllarda daha da artacağı öngörülüyor.

Ortalama Yaşam Beklentisi Arttıkça Bu Sorun Daha Fazla Görülecek

İstatistikler yetişkin kadınların yüzde 50’sinin idrar kaçırma sorunu yaşadığını gösteriyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Sultan Can, ne yazık ki kadınların utanç duygusu,  tedavi seçenekleri hakkında bilgi eksikliği ve/veya ameliyat korkusu nedeniyle doktora başvurmaktan çekindiklerini söyledi. Ortalama yaşam beklentisinin yükselmesine paralel olarak da bu sorunun önümüzdeki yıllarda daha da artacağı öngörülüyor.


Her yaş grubundaki kadında ortaya çıkabilen idrar kaçırma, dünya çapındaki insanları etkileyen ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak ifade ediliyor. Yetişkin kadınların yaklaşık yüzde 50’sinin yaşadığı bu sorun, genç kadınların yüzde 25’i, orta yaşlı kadınların yüzde 44-57’si ve yaşlı kadınların da yüzde 75’inde ortaya çıkıyor. Ortalama yaşam beklentisi dünyanın birçok yerinde artmasına paralel olarak idrar kaçırmanın küresel ekonomik yükünün daha da artacağına işaret eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sultan Can, hastalığın halk sağlığı için önemli bir sorun olmaya devam edeceğine dikkat çekti.

Genetik etkenlerden, obeziteye, diyabetten sigara kullanımına kadar pek çok nedenin idrar kaçırma için risk oluşturabildiğini söyleyen Dr. Sultan Can, yaşlanma ile birlikte hastalık görülme prevelansı  ve şiddeti arasında güçlü bir ilişki olduğunu hatırlattı. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sultan Can bunun nedenini şöyle anlattı:  “Yaşla birlikte azalan östrojen hormonuna bağlı olarak, ikincil gelişen bağ dokuda elastikiyet kaybı, destek görevi olan pelvik kasların ve idrar torbasına ait kasların zayıflaması idrar kaçırmaya yol açabiliyor. Ancak tek başına ileri yaş idrar kaçırma için bağımsız risk faktörü olarak kabul edilmemektedir. Yaşam tarzı çok daha etkili.”

 

GEBELİK ÖNEMLİ BİR FAKTÖR
Gebelikte oluşan hormonal değişiklik, bebek ve eklerinin oluşturduğu total ağırlık ve karın içi basınçta artış, doğumda pelvik bölgedeki sinirlerde ve kaslarda hasar oluşması nedeniyle idrar kaçırmanın görülebileceğini söyleyen Dr. Sultan Can, “Gebelik sayısının artmasına paralel olarak risk de artabiliyor. Gebelikte ya da öncesinde idrar kaçıran hastalarda sezaryen ile doğumun koruyucu etkisi olduğuna dair sağlıklı veriler bulunmuyor” dedi.  

 

FAZLA KİLO RİSKİ ARTIYOR
Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarıyla da idrar kaçırma arasında ciddi bir ilişki olduğunu söyleyen Dr. Sultan Can, “Fazla kilo, kronik kabızlık, sigara-alkol kullanımı, kafeinli gıda tüketimi, çikolata/şeker veya asit içeriği yüksek gıdalar risk faktörleri arasında yer alıyor. Üstelik idrar kaçırma şikâyeti ile başvuran hastalarda değerlendirmeyi takiben ilk yapılacak yönetim ise hayat tarzı değişikliği oluyor” diye konuştu.
Obez kadınların obez olmayanlara kıyasla yaklaşık 3 kat daha fazla risk altında olduğuna dikkat çeken Dr. Sultan Can, sözlerine şöyle devam etti: “İdrar kaçırma ile ilişkisinin mekanizması bilinmemekle birlikte, aşırı vücut ağırlığının karın basıncını arttırdığı bunun da idrar kesesi basıncını arttırarak idrar kaçırmaya yol açtığı düşünülüyor. Kilo kaybının ise idrar kaçırma için etkili bir tedavi yöntemi olduğu biliniyor. Bununla birlikte sigara içme yoğunluğuna bağlı olarak semptomların arttığı görülüyor. Özellikle genç kadınlarda (20-49 yaş) sigarayı bıraktıktan sonra semptomlarda belirgin bir azalma yaşanıyor. Kafein / alkol alımının uyarıcı ve idrar söktürücü etkileri nedeniyle idrar kaçırmayı şiddetlendirdiği biliniyor. Semptomları olan hastalarda gün içerisinde tüketilen kafein içerikli sıvıları azaltma yönünde plan yapılması gerekiyor.”


ÇEVRESEL FAKTÖRLER GENETİK RİSKİN ÖNÜNE GEÇİYOR
Genetik geçişli bağ doku hastalıkları, kollajenin tipleri ve miktarındaki farklılıkların da idrar kaçırmada bir diğer önemli bir faktör olduğunu hatırlatan Dr. Sultan Can, “Yapılan ikiz çalışmaları idrar kaçırmada genetiğin etkili olduğunu ancak fazla kilo, sigara kullanımı, fiziksel egzersiz, diyet, doğum sayısı gibi çevresel faktörlerle bu durumun değişebildiğini göstermektedir’’ dedi. Özellikle sıkışma tipi idrar kaçırmanın çevresel etkilerle değişebileceğini, öksürme-hapşırma (stres tip) ile idrar kaçırmanın ise çevresel etkilerden daha az etkilenip genetik temele daha yatkın olduğunu ortaya koyan çalışmalardan bahsetti. ‘’Stres tip idrar kaçırmaya sahip kadınların birinci derece akrabalarında sıklığında 2-3 kat artış bildiren çalışmalar var’’ diye konuştu.

 

FARKLI HASTALIKLARA DA İŞARET EDEBİLİYOR
İdrar kaçırmanın altta farklı hastalıkların varlığına da haberci olabildiğine dikkat çeken Dr. Sultan Can, “Özellikle damar ve sinirleri etkileyen şeker hastalığı, nörolojik hastalıklar, öksürükle belirti veren akciğer hastalıkları, pelvik bölge kitleleri, idrar yolu enfeksiyonu, psikolojik bozukluklar gibi durumlar da idrar kaçırma ile karşımıza gelebiliyor. Sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren kişilerde de hastalık gelişme riski artıyor” dedi.

 

İŞ GÜCÜ KAYBI, DEPRESYON, CİNSEL İSTEKSİZLİK…
Farklı birçok etkene bağımlı olan bu sorunun tedavi edilmemesi durumunda hayat kalitesini sosyal ve cinsel anlamda bozmakla birlikte işgücü kaybına da neden olabildiğini söyleyen Dr. Sultan Can, “Bunun yanında cilt enfeksiyonları da görülebiliyor. Ayrıca sıvı alımının kısıtlanmasına bağlı olarak bazı semptomlar da gelişebiliyor. Gece idrara kalkan hasta grubunda yaşanan uykusuzluk uzun dönemde kaygı bozukluğu ve depresyona yol açabiliyor” diye konuştu.  
İdrar kaçırma ile gelen hastanın detaylı bir şekilde tüm sistemleri içerecek şekilde sorgulanması ve altta yatan sebebe yönelik tedavi edilmesi gerektiğini anlatan Dr. Sultan Can, tedavi yaklaşımı konusunda şu bilgileri verdi:  
“Hastanın sıkışarak tuvalete yetişemeden mi, gülerken/hapşırırken mi yoksa her iki şekilde de kaçırıp kaçırmadığı sorgulanarak idrar kaçırma şekli belirlenir. İlk basamak tedavi ise hayat tarzı değişiklikleri, pelvik taban kas egzersizleri, mesane eğitimi şeklinde olmaktadır. Eğer bunlarla semptomlar devam ediyorsa; idrar kaçırmanın tipine göre ya ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir.”

 

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ ŞART!
Tedavi yaklaşımı ne olursa olsun sorunun çözümünde mutlaka yaşam tarzı değişikliğine gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Dr. Sultan Can, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun en güzel örneği de yine ikiz çalışmalarıyla gösterilmiştir. Aynı genetik yapıya sahip bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle özellikle sıkışma tipi idrar kaçırmada da farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Gazlı ve idrar söktürücü özellikli sıvıların kısıtlanması, kabızlıktan kaçınma, sigaranın bırakılması, kilo kaybı (vücut kitle indeksi<25), pelvik kas egzersizleri, düzenli idrara çıkma, yatmadan önce sıvı alımının kısıtlanması gibi davranışlarla var olan semptomları hafifletmek ya da gidermek mümkün olabilmektedir.”

Tarih: 01-07-2021

FACEBOOK YORUM
Yorum