içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

HAZİRAN’DA MART’I YAŞAMAK, GÖNÜL BAHARA HASRET

İnsanlar sevdikleri mevsimlere göre şekillendirirler hayallerini ve hayallerinin içinde filizlenmiş özlemlerini…
Kederleridir onları suskunlaştıran ya da dile getiren.
Bulutlar gözkapakları olmuştur zamanı gelince… Gözkapakları, isyan edercesine kapanmıştır zamansız kaybolan hasretlerine.
Neşet Ertaş söylese ne, sazının tellerine vururken:
Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın
Ben de gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada…
Diye söylese ne… Gönlü hüzünlere isyan ederken, gözler arar olur başının sevdasını… Kalan çığ altında…
Haziran napsın, başa yağan kara. Mart neylesin böyle bir acıyı. …Gönül hasret iken bahara…
Odanın bir köşesinde, eğreti gönüller gibi   yerini almış, ikinci el radyodan akan sesin, bağrı yanık sözleri gelir, gelir de deler geçer yüreğini... Akıl napsın, böyle kederle sonlanan son mısra gibi alın yazısına.
İsyan edesin gelir, mahpus almış ozanların yüreği gibi çaresiz. Utanasın gelir, hiç gülmemiş ama yıllarca sakladığın yüreğinden. Gözyaşlarından demir parmaklıklar örersin gelir, umutlar içerinsin de umutsuzluğa.
N’apsın Haziran, kar yağmış mevsimlerine. Napsın Haziran, baharı yaşayamamış, hasret gönlüne bu yalan dünyada…
    Odada yerini almış; dünyada yerini alamamış sana söyler eski radyon:
    Felek bulut oldu üstüme yağdı
Yaşları gözüme dolan dünyada…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum