içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BU HİKÂYE SENİN

Bazı havalar vardır içinde sevdiklerini saklar.  İlkbaharda çocukluğun saklıdır mesela. Bazen de sonbaharda terkedilişinin öyküsü gizlidir sende.
Hatırlasana derin sevdanın çırpınışlarını, güz akşamında soluk yanan sokak lambalarının loşluğunda. Burkulur işte ömrünün baharında ki rüyaların. İçin titrer sevdiğinden ayrılışını hatırladıkça güz mevsiminde dökülen, sararmış yapraklar savruldukça apartman bahçesinde, Leyla’nın sesi karıştıkça.


Ahhh ki ne ah. Kimsesiz kalan, bu kalbinin tomurcukları… Levent usulca döndü gönlünün yorgunluğuna. Anılarının arasından aşklarının içinden, sevdiği kadını usulca hatırlamanın heyecanını duydu taaa damarlarında. Kendi içinde solmaya mahkûm ettiği aşkı, gelmiş oturmuştu sonbaharın en güzel akşamında Leyla’nın yanına balkona.


Midesi bulandı Levent’in, sokak lambaları yanarken tam. Karısı Leyla’nın şu an, bu hikâyenin yanı başında olmasına mı midesi bulanmıştı yoksa aşk ve özlem kokan yalnızlığına mı? Nasıl bir sonbahar havasıydı bu, tam yirmi bir yıl sonra hayalleri içini kavuran özlemle gelip oturmuştu, yüreğinin en gizemli yerine. Kalktı bir çay doldurdu kendine. Cam bardağı avcunun içindeydi bütün kaynar suyun hissizliğiyle. Acı yoktu avcunda, yüreğinde ki kadar. Yine midesi bulandı Leyla’nın sesiyle. Sevmediği bir kadının anaçlığı ve yufka yürekliği altında, hüzünle utandı düşündüklerinden.


Masaya koydu çay bardağını. Leyla’nın sesi çook uzaklardan geliyordu sanki kulağına. Duymak istemedi bu sesi, hissettiği aşkının anılarının içinde. Alırken düştü bardak yere ve paramparça oldu Leyla’nın sesinin yok oluşu gibi. Nasıl düştü kırıldı anlamadı. Eliyle kendi mi istem dışı itti ya da kaza mıydı? Üzerinde bile durmadı bardağın kırılmasına. O an, işte o an bir şey oldu cam kırıkları içinde yitip giden Leyla’nın sesiyle birlikte. Bir şey fark etti; yok oluşunu,  mevsimler içinde her aldığı nefesinin yok oluşunu fark etti. Fark etti ki bu hayatın, kendi hayatı olmadığıydı.


Derin sevdanın çırpınışları sarmıştı yüreğini. Zapt edemiyordu atan kalbinin heyecanını.  Bindi arabasına, bastı gaza. Ne kadar dışarda kalmıştı. Kaç km yapmıştı bilinmez ama döndüğünde omuzları düşük, gözleri kıpkırmızıydı ulaşamadığı sevdasının acısıyla…                        

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum