içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

DEMOKRASİYE TAHAMMÜL GÖSTERMEK!

Siyasetçileri, gazetecileri hedef alan saldırılara kayıtsız kalanların, eleştirilere tahammül gösteremeyenlerin, demokrasiden zerre kadar söz etmeye hakları yoktur. Bu ülkede gazeteciler evlerinin önünde eli sopalı ve silahlı kişilerce saldırıya uğruyorsa, devleti yönetenlerin ayıbıdır. En aykırı bulduğunuz düşünceleri kabul etmeseniz de onun ifade edilmesine tahammül etmek zorundasınız. En aykırı bulduğumuz düşünceler bile kendilerini düşünce düzeyinde ifade etmezlerse, kendilerini başka yollarla ifade etmeye çalışırlar. Devlet yönetiminde tahammül, olmazsa olmazların başında gelir. Eleştiri elbette olacak. Eleştiri hakarete dönüşmediği sürece tahammül göstermek erdemliliktir. Eğer ülkeyi yönetenler; eleştiriden rahatsız oluyorlarsa, tahammül gösteremiyorlarsa, bunun adına demokrasi denilmez. Yok ben kendimi yasaların üstünde görüyor, totaliter bir anlayışla devlet yönetiyorum diyorsan o zaman bunun adına demokrasi hiç denilmez.
 
Cumhurbaşkanı, başbakan veya bakan olmak demek; başkalarını aşağılamak, toplumu ötekileştirmek, ayrıştırıcı bir dil kullanmak, sabah akşam hakaret yağdırmak demek değildir. Bir ülkede cumhurbaşkanı veya parti lideri çıkıp herkese hakaret edecek, önüne geleni azarlayacak, tehdit edecek ama kendisini eleştirmeye gelince tahammül göstermeyecek ve söylediği her şey doğru kabul edilecek. Dünyada böyle bir demokrasi örneği yoktur. Bunlar ancak totaliter rejimlerde olur. Dünyanın hiçbir ülkesinde nüfusun tamamı cumhurbaşkanı veye bir parti genel başkanı gibi düşünmek, huyuna, suyuna ve tarzına göre hareket etmek mecburiyetinde değildir. Cumhurbaşkanı da olsa, herhangi bir parti lideri de olsa neticede insandır. Elbette hata yapacak, yanlış yapacak. Ama gerektiğinde eleştirilecek. Hakkında yazılanlar ve söylenenler hakaret içermedikçe, cumhurbaşkanı veya parti lideri eleştirilmez diye bir yasa mı var? Devlet adamı olmak, devleti yönetmek tahammüllü ve hoşgörülü olmayı gerektir. 

Devletin ve toplumun temelinde esasen var olan farklılıkların korunması, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli. Bu farklılıkları yok eden, onları yok sayan görüşlerin hukuk sistemi içinde dikkate alınmayacağını umuyoruz. Demokratik bir hukuk devletinde, toplumun huzurlu ve barış içinde yaşayabilmesinin ön şartı, her türlü farklılığın kabulü ve bunların barış içinde yaşatılması görevi devletindir.
 
Her türlü farklılığı kabul eden, her türlü farklı fikre eşit mesafede duran, fikirlerin ve farklılıkların yarışmasında, hakem rolünü üstlenecek bir devlet, en ideal devlet biçimidir. Devlet, yaşananlar karşısında hakem durumundadır. Toplumun ya da bireylerin bir kısmını cezalandırıcı bir anlayış, adaletli bir devletin yapısına aykırıdır.

Toplumun bütün kesimlerine kucak açan, cezalandırıcı değil, ıslah edici olan; çocukları arasındaki bir tartışmada ya da kavgada tarafsız kalan bir baba gibi şefkatli bir devlet anlayışı toplumun en büyük güvencesidir.

Fazla bir şey istemiyoruz; demokratik ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de demokrasi, adalet, hak, hukuk, özgürlük, barış, huzur ve hoşgörü olsun istiyoruz...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum