içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KÖRLER ÜLKESİNDE TEK GÖZLÜ İNSAN KRALDIR

Evet gerçekten de hiç kimsenin görmediği, görmek istemediği, gösterilmediği, görmekten korktuğu, görmenin işine gelmediği, ülkelerde olaylara tek taraflı bakan kişi bile o kadar körün arasında her şeyi bilen kabul edilir. İşte Sedat Peker'in açıklamalarının toplumda bu kadar ilgi görme sebebi budur. Aslında hepimiz az çok anlatılanların farkındayız ama görmemezlikten geliyoruz yani bakar körüz.


Bilgisizlik sözleşmesi diye bir kavram vardır, bunu ilk defa Güney Afrika'da araştırma yapan Melissa Steyn ortaya atmış. Siyahlara kan kusturan iktidara sessiz kalan halkın bunun nedenlerini ortaya koymak için kullanmış.


Rejimler katılaştıkça egemen sınıfların (biz onlara yandaş diyoruz) aktif katılımının yanında sıradan vatandaşın suskunluğuna da ihtiyaç duyulur biz buna bilgisizlik sözleşmesi diyoruz. İşte bu sessiz çoğunluğun gönüllü körlüğüdür. Yazılı olmayan bir mutabakattır ve sert rejimlerde en çok bu durumdan istifade ederek kendilerine ve yandaşlarına menfaat sağlar ve iktidarlarını sürdürürler.


Bu rejimlerin gücü itaat etmenizden yani itaatsizlik etmemenizden kaynaklanır. Bu zulmedenlerin gücü ellerindeki silahlı güçten değil kendileriyle işbirliği yapan yani sessiz kalan halktan gelir. Almanlar Hitler'den sonra buna şu şekilde tarif ederler "eğer bir nazi ile aynı masada oturup ona karşı tek laf etmeyen on Alman varsa o masada on bir nazi var demektir" der.


Kısaca bilgisizlik sözleşmesi yapılan tüm yolsuzluklara, adaletsizliklere rağmen bunu görüp ses çıkar mayaları da suçlar.


Bazı şaşırıyorlar "nasıl olur da bir mafya lideri on beş milyon kişi tarafından izlenir de iktidardaki bir bakan veya başkan veya muhalefetteki bir lider o kadar izlenmez veya o kadar gündem oluşturmaz"… İşte bu körler ülkesindeki tek gözü olan kişi misali insanlar o kadar körleştirilmiş ki tek yönlü bakan birinin bile baktığı gördüğü şeyler kendi körlüklerine biraz olsun ışık olduğu için bu kadar ilgi gösteriyorlar ve o kişiye bu kadar itibar ediyorlar.


Aslında yaptığı bir itirafnamedir, kendi suçlarını da itiraf ediyor, nasıl haksız kazanç elde ettiğini, kimlere baskı yaptığını, kimlerin gözünü korkuttuğunu, kimleri tehdit ettiğini, kimlere rüşvet verdiğini, kimlerle kaçakçılık yaptığını, kimlerle bu ülkeyi soyduğunu bir güzel anlatıyor ve bizden bir de üstelik "aferin, ne cesur insan, ne namuslu insan" dememizi yani takdir etmemizi bekliyor ve gerçekten de toplumun bir çok kesimi tarafından da takdir ediliyor. Bu aslında çok acı bir durum.


En mafyatik, en bozuk düzenli ülkelerde bile evet böyle mafya liderinin itiraflarıyla bir temiz eller düzenlenir, halkın gözü açılır ama bu genellikle ele geçirilen, hapiste zorla veya bazı indirimler teklif edilerek yaptırılır, ilk defa bir mafya lideri özgür iradesi ile hiç bir mecburiyeti yokken, rahatı yerindeyken böyle açıklamalar yapıyor, bu olayı çok daha ilginç hale getiriyor sanırım adalet mekanizmasının işlemeyeceğine çok emin veya öldürülürsem bunlar bilinsin istiyor veya birileri tarafından teşvik ediliyor.


Biz bu kadar kör olursak bizi yöneten tek gözlülere muhtaç hale geliriz, ne diyeyim gözümüzü açamıyorsak tek gözü açık olana inanmak zorundayız.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum