içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KİNİN

Bilimsel adı ile Hidroksiklorokin yani halk arasındaki adı ile sıtma ilacı. Geçen sene bu zamanlar sayın sağlık bakanımız bu ilacın koronada mucize yarattığını söylemiş ve bir firmaya bu ilacı milyonlarca ithal ettirmiş, ilacı tüm eczane ve depolardan toplattırmış, karaborsa olmasını sağlamış, çok yüksek olan yan etkisini göz ardı ederek covit hastalarında kullanılmasını sağlamıştır.


En az bizim bildiğimiz beş milyon insan bu ilacı kullanmış, bu ilaç yüzünden kalp krizi geçirip evinde ölen sayısı ise ya bilinmiyor ya da özellikle gizleniyor. Dünya Sağlık Örgütü hemen bu ilacın kullanımını yasaklamış ama biz bir yıl daha devam etmişiz ithalatçı firmanın elindeki ilaç bitince yani bir yıl sonra ancak bu ilacın kullanımını yasaklayabilmişiz. Sağlık bakanımızın da bir ilaç firmasının ortağı olduğunu düşünürsek insan acaba demeden yapamıyor.


Gene ben demiştim demek istemiyorum ama geçen sene bu ilaçla ilgili çekincelerimi ortaya koymuş hatta bu ilacı ısrarla kullanmak isteyen meslektaşlarımla tartışmış, halkı bilgilendirmek için de yazmıştım. Bu acın etki mekanizmasını sıtma hastalığını ve sıtma hastası olmayanları inceleyerek anlatırsam bu ilaç biraz daha anlaşılır. Tabi benim çekince sebebim de.


Sıtma hastalığı bir çeşit sivrisinek olan sıtma sineğinden geçen bir hastalıktır. Hala dünyada en fazla can alan hastalıktır ki yılda üç milyondan fazla insan bu hastalıktan ölüyor. Dünyanın en öldürücü hayvanı sivrisinektir bu yüzden. Bu konuda ebola değil sıtmaymış ve sivrisinekler yazımda bahsetmiştim. Kısaca sıtma kan hücresine yerleşerek kanın yapısını bozuyor ve kişiyi kansız bırakarak çoklu organ yetmezliği ile öldürüyor. Sıtma sadece sağlam kan hücresine yerleşiyor hastalıklı kan hücresine yerleşmiyor, bu yüzden de yaygın olduğu yerde sağlam insan bırakmıyor sadece kan hastalığı olan kişiler yaşayabiliyor. Bizim Akdeniz bölgesinde Akdeniz anemisi dediğimiz talasemi hastalığının çok oluşunun sebebi de bu zaten yani sağlam kişiler sıtmadan ölürken Talasemili ve taşıyıcı kişiler hayatta kalmayı başarabiliyor. Bunu keşfeden bilim insanları da sıtmadan kurtulmak için aynı şekilde kan hücresine etki eden kinin adlı ilacı keşfediyorlar, bu sayede bir çok insan sıtmadan kurtuluyor. Daha sonraki yıllarda bu kişilerden bir kısmı başka hastalıktan vefat etse de o zamanlar zaten ömürler kısa ve bilim bu kadar gelişmediği için çok fark edilmiyor.


Benim öğrenciliğimde aslında otoimmun yani bağışıklık sisteminin fazla çalışması sonucu olan romatizmal hastalıklarda bu ilacın etkili olduğu keşfedildi ve kullanılmaya başlandı ancak bu ilaç yüzünden kalp krizinden ölen hastalar artınca hemen bu ilaçtan vazgeçildi ve ancak başka ilaç tesir etmiyorsa ve son derece kontrollü olarak bu ilacın kullanılması sınırlandırıldı. Bu ilacı kullananların sık sık kan tahlili yaptırması, bilhassa da kalp kontrollerinin düzenli yapılması sağlandı ancak o zaman bu ilaç kullanılmaya başlandı, zaten kullanan kişi sayısı da toplumda çok az bir kesim kaldı.


Ben bu ilaca hep temkinli davrandım hatta ben öğrenci iken kullanmak isteyen rahmetli dedeme de mani oldum, kullanmasını istemedim. 33 yıllık meslek hayatımda da sadece raporlu olan hastalarımda yazdım, bunu kullananlara da her zaman uyarıda bulundum.


Yüzlerce yıldan beri kullanılan ve kan hücresini hasta ederek sıtmayı önleyen bu ilacın koronada kullanılmasının mantığını ben hiç bir şekilde anlamamıştım. Bir Fransız doktorun ortaya attığı hipotez üzerinden bu ilaca sarılan DSÖ'nün yasaklamasına rağmen bu ilacı kullanmakta ısrar eden hatta zorla filyasyon ekiplerince kontrolsüzce dağıtılan bu ilacın mantığı ve kullanım şekli bana hep ters gelmiştir. Bu ilacın verildiği ve bana danışan herkese de bu ilacı sakın kullanmayın diye hep tavsiyede bulundum ama ben neyim ki denizde bir damla…


Nihayet sanırım elimizdeki stoklar bitince bu ilacın kullanımı durduruldu, geç de olsa böyle bir karar aldığı için sağlık bakanlığımızı kutluyorum, daha fazla insanın pisi pisine ölmesi engellendi. Aslında hep söylüyorum, yazıyorum, uygar ülkeler gibi biz de DSÖ kriterlerine uysak bu sorunlar hiç olmayacak.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum