içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞIN VAR SORUŞTURMASI

Ekrem İmamoğlu'na "türbede niye elin arkanda dolaştın" soruşturması açıldığı zaman kendi meslek yaşamımda geçirdiğim soruşturmalar aklıma geldi. Ben 33 yıllık memuriyet hayatım boyunca hep muhaliftim. O yüzden de hemen her yıl soruşturma geçirirdim. Hakkımda mesnetsiz şikayetler hiç bitmez, her yıl mutlaka geçici görevlere gönderilir ki bu gönderebilecekleri maksimum sürelerde olurdu.


İşini iyi yapıyorsan, doğruları söylemekten çekinmiyorsan, hiç kimseye boyun eğmiyor, hiç el etek öpmüyorsan, hiç bir parti, yönetici veya güç odağı seni üzerinde tahakküm kurmayı başaramamışsa, seni susturmak, ezmek, sindirmek, dediklerini yaptırmak için yapmadıklarını bırakmamaları çok rastlanan bir durum.


33 yıllık meslek hayatımda tek bir ceza aldım, o da işyerine yarım saat geç gittiğim için uyarı cezası… O zaman da muayenede hastam vardı, öğle saati müdahalem uzadı  ve o yüzden geç kaldım, bunu da beni soruşturan soruşturmacı arkadaşa aynen söyledim, beni uyarmasına, bu hepimizin başına geliyor ama biz hastaydım, lastik patladı gibi bir bahane bul ceza alma demesine rağmen bunu yapmadım ve bana bu ceza verildi itiraz bile etmedim. Çünkü kanunlar önünde gerçekten suçluydum, vicdanen olmasam bile…


Daha sonra da bir çok cezalar verilmeye çalışıldı ama bu cezaları gerek idari mahkemede, gerekse Danıştay'da yaptığım savunmalarla hep iptal ettirdim. Zaten gerek sosyal  medyada gerek gazetelerde gerekse kitaplarımda yazdığım yazılar nedeniyle sık sık soruşturma geçiriyorum. Bunlar zaten çoğu zaman gözümü korkutmak için yapılan soruşturmalar, hiç birinden de bir şey çıkmıyor.


Mizaç olarak zaten sizlerin de okuduğu gibi kimseye hakaret etmeyen biriyim. Aldığım aile terbiyesi zaten küfür etmeye engeldir, hiç bir arkadaşım ağzımdan küfür ettiğimi duymamıştır. Bu da zaten gerçekten suç unsuru olabilecek şeyleri ortadan kaldırır. Ama çok ağır konuştuğum veya yazdığım olur hatta kişi kendisine küfür edilmekten beter hissedebilir ama hiç bir yazımda hakaret küfür yoktur.


İmamoğlu da gördüğüm dürüstçe işini yapıyor, halkın sevgisini kazanmış, yolsuzluklara, hukuksuzluklara ödün vermiyor. Gördüğü yanlışları söylüyor, elinden geldiğince de düzeltmeye çalışıyor. Böyle insanlar yani hiç bir güç odağından korkmayan, hiç bir siyasi otoritenin oyuncağı olmayan, tehditlere, rüşvetlere, zorlamalara pabuç bırakmayan kişiler mevkileri ne olursa olsun sürekli kusur aranan kişilerdir. Gözünün üstünde kaşın var diye bile soruşturma açılabilir.


Ama asıl olan halkın isteğidir. Ben üzerimdeki baskıya dayanamayıp sağlık müdürüyle beraber tayin dilekçesi verdim. Ama halk bakanlığa baskı yaparak biz doktorumuzu bir yere göndermeyiz diye isyan etti ve tayinimi durdurdu, bu sağlık müdürünün dediğine göre ilk defa oluyormuş. Yani hiç kimse, hiç bir politikacı gücü ne olursa olsun halka rağmen bir şey yapamıyor. Dürüst, çalışkan, işini iyi yapan kişileri halk hemen seviyor ve bağrına basıyor ve başına bir şey gelmesini de istemiyor.


O yüzden ben de Ekrem İmamoğlu kardeşime diyorum ki "sen doğru yoldasın, devam et, meyve veren ağacı taşlarlar, daha çok gözünün üstünde kaşın var soruşturması geçireceksin, gereğini yap ama kafana takma, yoluna git, sen doğru yoldasın, o soruşturmayı açanlar utansın, zaten tarih onları hep utandırmış ve cezalandırmıştır."

(OZANCA SAĞLIK MOBBİNG POLİTİKA KİTABIMDAN)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum