içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BOĞA ÇAY VE KANAL İSTANBUL

Şimdi başlığı görünce ne alaka diyenleriniz olabilir ama zihniyet ve görüş aynı olunca sonuçta kaçınılmaz olarak aynı oluyor. Ben yaklaşık on yıldır Antalya Kent Konseyi'nde Sağlık Çalışma Grubu Başkanı olarak çalışmaktayım. Bu sıfatla da Antalya Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği de yapmaktayım. Dolayısı ile kentin bütün sorunları yönetim kurulumuza gelir tartışılır ve kararlar alınır, kararların oybirliği ile alınması, sakınca görülen kısımların açıkça raporlanması, bu konseyin en önemli işlevleri arasındadır. Antalya Kent Konseyi binden fazla sivil toplum örgütünün resmi ve özel kurumun temsilcilerinden oluşur. Yani kentin tüm resmi ve özel kurumlarının görüşlerini yansıtır, hiç bir kuruma bağlı değildir, bu yönüyle de Türkiye'de tektir diyebilirim.


Daha önceki belediye başkanımız Menderes Türel kent konseyi yönetim kurulumuza gelip Boğa Çayı projesini anlatmıştı. Bu projeye göre Boğa Çayı havzası islah edilecek, çayın havzası bir kanalla alınacak, bu kanal derinleştirilecek, kanal çevresi kademeli betonlaştırılacak böylece Boğa Çayı'na yatlar, tekneler girip çıkabilecek, bir turizm merkezi olacak, havzanın oluşturduğu arazi kimi yerde yerleşim alanı, dükkanlar ve parklar olarak değerlendirilecek, bu havza belediye tarafından imara açılacak hatta Boğa Çayı'nın dağa doğru olan kısımları film stüdyoları ile bezenecek, burada filmler çevrilecek, Antalya artık bir kültür sanat şehri olarak da anılacaktı.


Bunu animasyonlarla tıpkı kanal İstanbul'da olduğu gibi çok güzel bir şekilde anlatıyor, anlattıklarına bakılırsa muhteşem bir proje olacağı görülüyordu. İnsanın orada yaşayası geliyordu. Ama her zaman olduğu gibi bazı sivil toplum örgütleri bu projeye karşı çıkıyor, sakıncalarını anlatıyordu, bu yüzden biz Kent Konseyi olarak bu projeye karşı çıktık ve o zamanki başkanımızı kızdırdık.


Başkan bizi  dinlemedi ve halkın milyarlarca lirasını bu projeye yatırdı, çok büyük masraflar yaptı. Sonuçta Boğa Çayı'nın olduğu yer dev bir bataklık oldu, artık orası bir sinek yuvası ve şehrin ortası sinekten geçilmiyor. Eskiden hiç olmayan sinekler şimdi değil turist getirmeyiş çevredeki evlerin bile boşalmasına sebep oluyor. Ayrıca Boğa Çayı getirdiği alivyonlar denize dökemiyor, bu yüzden dünyaca ünlü Konyaaltı plajı her yıl bir metre kaybediyor, açık deniz olduğu için gelgitle plajın çakıllarını deniz taşıyor ve takriben yirmi yıl sonra Konyaaltı plajı diye bir plajın kalmayacağı düşünülüyor. İçinden yatların, teknelerin yüzeceği düşünülen kanal bataklık halinde ve artık balıklar dahi yüzemiyor.


Bu proje ile Kanal İstanbul'un ne alakası var diyebilirsiniz. Bence çok alakası var, aynı kafa aynı zihniyet burada da görülüyor. Animasyonlarla her şey çok güzel anlatılıyor, bu işin uzmanları, sivil toplum örgütünde çalışan çevre mühendisleri, biyologlar, deniz bilimcileri, ekoloji uzmanları dinlenmiyor, bilim insanlarına bu zihniyetin gereği olarak kulak verilmiyor, ben yaptım oldu deniyor ve sonuçta kaçınılmaz olarak felaketle sonuçlanıyor.


Merak edenler izleyebilir Boğa Çay'ın yapılmadan önceki proje videolarını ve yapıldıktan sonraki halini, aynı şeyler Kanal İstanbul'un da başına geleceğinden hiç kuşkum yok. Daha önceki projeler yani köprüler, otoyollar yandaşa para kazandırılmak için yapıldığı için yani bire yapılacakken yirmiye yapıldığı ve çocuklarımızın önümüzdeki yirmi yılının ipotek altına alındığı için karşı çıkılıyordu ama bu proje öyle değil, tamamen ekolojik dengeleri bozan ve zararları telafi edilemeyecek bir proje olduğu için karşı çıkılıyor. Hala destekleyen azınlık varsa lütfen Boğa Çayı projesini incelesin sonuçlarını görsün. Bu zihniyetin nelere mal olduğunu anlayınca eğer biraz düşünürse hemen karşı çıkacaktır.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum