içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

0-3 YAŞ ÇOCUK EVDE TEK BAŞINA KALABİR

Bildiğiniz gibi 18 günlük kapanma kararı sağlık çalışanları için geçerli değil, onlar bu dönemde her zamankinden fazla çalışıyor, tüm izinler, istifalar iptal, karı koca sağlık çalışanı içinse durum daha da felaket. Sadece bu kapanma dönemi değil 14 aydır bu sorunlar çıkıyor ama sokağa çıkma yasağında bakıcılar, kreşler kapalı olduğu için çocukların ne olacağı sorusu çok daha gündemde…


Evet bakanlık bu sorunu çözmek için bir genelge çıkarmış, bu konuda bu genelgeye göre karı koca ikisi de sağlık çalışanı ise eşlerden biri çocuk bakmak için evde kalıp idari izinli sayılabiliyor. Ancak bunda da bir şartı var, çocuk ancak üç buçuk yaşında olursa ve on beş yaşından küçükse bu izin verilebiliyor yani bakanlık üç buçuk yaşındaki bebeğin evde tek başına kalabileceğinin ama 15 yaşındaki gencin evde tek başına kalamayacağına hükmediyor.


Böyle absürt bir genelge olabilir mi? Tam adamına göre çıkmış genelge, her halde bu genelgeyi çıkaranların üç buçukla on beş yaş arası çocukları var ve sadece onların mağdur olduğunu diğerlerinin sorununun olmadığını düşünüyor.


Kişiler yani sağlık çalışanı eşler hastanedeyse nöbet iznini ayarlayıp bir şekilde sırayla çocuğa bakmaya çalışıyor ki bu da uykularından, dinlenmelerinden kısabildikleri kadar eğer aile hekimi ise aynı saatlerde gidip geldikleri için çocuk çok daha fazla sorun oluyor, üstelik aşıyı bahane edip bayram izinlerini de aile hekimlerine vermemeye çalışıyorlar ki bu da çok zor bir durum. Üstelik hastaneler nöbet parası, filyasyon parası, covit riski parası alırken aile hekimlerine bu paralar da verilmiyor. Bu dönemde hastanelerde hasta bakılmadığını, aile hekimliklerinde hasta sayısının bu yüzden iki katına çıktığını düşünürsek aile hekimin girdiği risk, yorgunluk, gelecek kaygısı, çocuklar ne olacak düşüncesi çok daha fazla belirginleşiyor.


Kanser tedavisi gören doktora izin vermedikleri gibi kemoterapiye gittiği günler de maaşından kesiliyor. Diğer mesleklerde kanser hastası kişiler idari izinli sayıldığı halde iş sağlık çalışanı bilhassa da doktor olunca değişiyor idari izin verilmiyor. Üstelik sürekli risk altında çalıştığı için ve bağışıklık sistemi kullandığı ilaçlardan dolayı düşük olduğu için çok çabuk hastalanıyor, öldüğü zaman da "zaten kanserdi, covitten değil kanserden öldü" diye meslek hastalığı sayılmıyor, geride kalan çocukları eşi mağdur ediliyor. Bir çok kanser hastası doktor maaşının yarısı kesilmesin çocukların masrafını karşılayamam diye bile bile ölüme gidiyor, tedavilerini aksatıyor. İstifa, emeklilik hakkında olmadığı için göz göre göre ölüme koşuyor. Ondan sonra iş bilir bir vali çıkıyor "kendine koruyamadın, o yüzden hasta oldun" diye soruşturma açmaya kalkıyor. Hadi canım sen de…


Sağlık çalışanları hem hastalarının sağlığı ile kendi sağlıklarını hiç düşünmeden mücadele ediyor, hem de "çocuğum ne olacak" endişesi çekiyor. Başka hiç bir meslek gurubu yoktur ki bu kadar zor şartlarla ölümle mücadele etsin. En kanlı savaşlarda bile bir ordunun en fazla askerinin % 10-20'si ölür veya yaralanır. Sağlık çalışanlarının % 60'ı coviti geçirdi veya geçiriyor, neredeyse covitten ölenlerin %5'i sağlık çalışanı, bu oranlar başka hiç bir ülkede yok. Diğer ülkelerde sağlık çalışanları el üstünde tutulup gerek gelir düzeyleri gerek sosyal hakları en üst düzeyden verilirken bizde daha hak gasbına uğruyor.
TÜKENDİK, ARTIK SESİMİZ DE ÇIKMIYOR, SANMAYIN Kİ BU HEP BÖYLE SÜRECEK…

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum