içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Antalya, Almanya'nın tatil rezervasyonlarında birinci sırada

Antalya Ticaret ve Sanayi (ATSO) Nisan Ayı Meclis Toplantısı elektronik ortamda Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında gerçekleşti.

Antalya, Almanya'nın tatil rezervasyonlarında birinci sırada

ATSO NİSAN AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI
Antalya turizminin nisan ve mayıs aylarını kaybettiğini, ancak haziran ayından ümitli olduğunu belirten ATSO Başkanı Davut Çetin, “Avrupa’da Yunanistan, Hırvatistan turizm sezonuna mayıs ayında giriyorlar. Yunanistan aşı sertifikası ve test olma koşuluyla turist almaya başlayacak. Şu anda Avrupa hava trafiği 2019 yılının %65 altındadır. Avrupa’da aşı sayısı artıyor, dolayısıyla yaz aylarında 2019’un %40’ı ve %50’si gibi bir düzeye çıkılabilir. Biz nisan ve mayıs ayını kaybettik sayılır, haziran ayını kurtaracağımızı ümit ediyorum. Almanya’nın tatil rezervasyonlarında Antalya birinci sıradadır. Bu da sevindirici bir durumdur” dedi.

Antalya Ticaret ve Sanayi (ATSO) Nisan Ayı Meclis Toplantısı elektronik ortamda Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında gerçekleşti.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetleri ve gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.  
Konuşmasının başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 17 Mayıs’a kadar olan tam kapanma ilanına değinen Davut Çetin, “Bu karar sürpriz olmadı, hatta daha önce alınmalıydı ve bu süreç daha programlı yönetilmeliydi. Vaka sayısındaki artış şubat sonunda, mart ayı başında başladı. Biz tam kapanmaya o dönemde geçseydik pandemi hızını daha önce keserdik. Şubat meclisinde ben seferberlik ilan edelim, kısa süreli tam kapanmaya geçelim demiştim. Oda olarak biz bunu Şubat ayında gördük, söyledik ve yazdık. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak sorunları, riskleri görüyor, istişare ediyor, doğru zamanda doğru uyarıları yapıyoruz. Mart başından, nisan sonuna kadar bekledik, yanlış yaptık. İnsanlarımızı kaybettiğimiz gibi ekonomide de gelinen durum ortadadır.” dedi.


TAM KAPANMA GENELGESİ YETERİNCE AÇIK DEĞİL

Tam kapanmayla ilgili yayınlanan genelgenin yeterince açık ve net olmadığını belirten Davut Çetin şunları kaydetti;
“Dün akşamdan bu yana yağmur gibi telefon gelmeye başladı. Çünkü bir genelge yayımlandı, ama genelge yeterince açık değil. Tam kapanma denildi, ama aslında bu tam bir kapanma değil. Bakkal, manav, market, kasap, kuruyemişçi, tatlıcı yine açık, sadece süpermarketler pazar günü kapatıldı. Millet perşembe günü sokağa çıkma yasağı başlayacak diye marketlere, kasaplara akın etti. Pandemiyi engelleyelim derken, aksi yönde bir durum ortaya çıkıyor. Genelgede gıda, ilaç, temizlik maddesi satış yeri, imalat, tedarik, lojistik faaliyetleri serbest diye yazıyor. Bunların dışındaki işletmeler, ofisler kapalı.  Birçok arkadaşımız beni arayıp kendi durumunu soruyor ve bazılarına biz de cevap veremiyoruz. Şimdi kaymakamlıklar yetkilendirildi, kaymakamlıktan izin belgesi alınacak. Bu genelgede ayrıca konaklama sektöründe sadece seyahat izni olanların kalabileceği şeklinde bir kısıtlama da geldi. Bu kapanmanın geleceği belliydi, daha önceden hazırlık yapılmalı ve önceden bir takvim yayınlanmalıydı. NACE kodlarına kadar detaylanıp bize bildirilmeliydi. Her işletme izin belgelerini önceden hazırlamalıydı.  
Genelgenin kaynaklı sorunlar dışında en önemli konumuz işletmelerimizin finansman durumudur. Kapanan sektörlerin artık dayanacak gücü kalmamıştır. İşletmeler artık ücret, kira, kredi ve borç ödemelerini yapamayacak durumdadır. Bu kapanma döneminde bu ödemeler yapılamaz. Bu nedenle derhal yeni bir ekonomik destek paketi uygulamaya girmelidir.


KİRA DESTEK HİBESİ GETİRİLMELİ

Kısa çalışma ödeneğinin uzatılması olumlu bir adım olmuştur, ama artık başka destekler de devreye girmelidir.
Kredi ödemeleri faizsiz ertelenmelidir. Vergi ve prim ödemeleri ertelenmelidir. Zor durumdaki sektörler için yeni bir kredi paketi getirilmelidir.
Kira desteğinde %10 stopaj indirimi ve küçük esnaf desteği bizim üyelerimizin çoğunluğunun sorununu çözmemiştir. Kira stopajı %1’e çekilmeli ve kira destek hibesi getirilmelidir.
Halen %3 olarak uygulanan ciro kaybı desteği anlamlı bir düzeye çıkarılmalıdır.
Kamu kurumları ve belediyeler kapanmış işletmelerden kapalı dönemin kirasını almamalıdır.
Geçen yıl vergi ertelemesi, vergi indirimi, kira stopajının düşürülmesi, kredi destekleri sağlandı. Bu yıl basit usulde vergiye tabi olanlara vergi muafiyeti, küçük esnafa aylık bin TL hibe, ayda 500-750 TL kira desteği gibi destekler verildi. Kapanan sektörlerde cirosu %50’den fazla düşenlere 2 bin TL ve 40 bin TL arasında %3 ciro kaybı desteği getirildi. Bunlar elbette önemlidir, ama yeterli değildir.


ÖLÜMÜ GÖRÜP SITMAYA RAZI OLUYORUZ

Bu bir para meselesi değildir. Dünyada bütün devletler daha fazla bütçe açığı ve kamu borçlanmasıyla finansman yaratmaktadır.  Almanya bile bütçe açığını artırmıştır, bu sayede ciro kaybının %70’ine kadar destek vermektedir.
Burada bir noktayı tekrar ifade etmek istiyorum. Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği işsizlik fonundan verilmektedir, yani zaten bizim ve çalışanların ödediği paradır. Buna rağmen ısrarla destek istemek zorunda kalıyoruz. Ölümü görüp sıtmaya razı oluyoruz. Devlet genelgeyle kapatılan bir işyerinin zararını makul düzeyde karşılamakla yükümlüdür. Bu bir yardım konusu değil, hak konusudur.

 

 


SEKTÖREL DESTEK KONUSU UNUTULDU

Devlet pandemi ve ekonomik destekler konusunda bir şey yapmamıştır diyemeyiz, pandemi birçok ülkeden daha iyi yönetilmiştir, mal sıkıntısı, iflas zinciri önlenmiştir. Ama Türkiye çok başarılı olmuştur, en iyisini yapmıştır, kimsenin burnu kanamamıştır, pandemiden güçlü çıkmıştır gibi sözler de sarf edemeyiz, çünkü rakamlar ortadadır. Önemli olan mümkün olanın en iyisini yapmaktır.
Geçen hafta söylediğim gibi, başlangıçta pandemiyle mücadele ve destekler iyi yönetildi, ama son aylarda bir rehavet ve dağınıklık nedeniyle artık neyin neden yapılamadığını bilmiyoruz. Biz özel sektör temsilcileri olarak bunları söylemezsek söyleyecek başka merci de yok. Muhalefet partileri bile sektörel destekler konusunu unuttular. Bu dönemde gerek Sayın Bakanların gerekse muhalefet liderlerinin iş dünyası ile KOBİ’lerle daha fazla bir araya gelmesi ve dinlemesi gerekiyor.”


TURİZM VE TURİZME BAĞLI TİCARET-HİZMET İŞLETMELERİ

Pandemi döneminde inşaat, bilişim, tarım, tıbbi malzeme ve oto alım satımda şirket kuruluşlarının arttığını belirten Davut Çetin, buna karşılık kırtasiye, kuyum, eğitim, iletişim, SPA, acenta, reklam, restoran, otel, tekstil, taşıt kiralamada %20’nin üzerinde azalma olduğunu, bu verinin sektörlerdeki durumu çok net ortaya koyduğunu söyledi.
Davut Çetin, “Genel olarak baktığımızda son dönemde sanayide üretim ve ihracat artıyor. İnşaata yönelme görülse de son zamanlarda konut kredisinde artış yok ve girdi maliyetleri çok arttı. Dolayısıyla inşaat sektöründe de zorlanma başladı. Fakat burada en kötü sektörlerimiz pandeminin başından beri turizm ve turizme bağlı ticaret-hizmet işletmeleridir.    

 
EN ÇOK DARBE ALMIŞ SEKTÖRLERE VE İLLERE ÖNCELİK VERİLMELİ

Hükümete de bizlere de düşen sorumluluk en çok darbe almış sektörlere ve illere öncelik vermektir. Baştan beri seçici destek olmalı, hakkaniyetli olunmalı dedik. Burada önemli olan iyi bir koordinasyonla kriterler belirlenerek destek sağlanmasıydı.
Bu koordinasyon ve kriter belirleme iş tam yapılamadı. Bu konuda bir başka sorun da herkesin konuyu kendine yontmasıdır. Özel sektörde herkes kendi derdine düşerse, her sektörel dernek ayrı ayrı  kendine bir şey çıkarmaya çalışırsa, yapılması gereken yapılamaz. Bu işler ancak genel bir koordinasyonla olur ve özel sektörde bunu yapacak kurum TOBB’dur. Aksi halde koordinasyon kaybolur ve bu dağınıklık önlenemez.  
Baştan beri illerin durumunun ayrı ayrı dikkate alınmasını da söyledik. Antalya’nın son verileri bir kez daha bizim sözümüzün doğru olduğunu, ilimizin ülke geneline göre olumsuz tablosunu  göstermektedir” dedi.


ANTALYA’NIN DÜZELMESİ VE KAZANMASI TÜRKİYE’NİN KAZANMASIDIR

Çalışan sayısı, vergi tahsilatı ve elektrik verisine bakıldığında Antalya’nın Türkiye’ye göre daha olumsuz bir durumda olduğunun görüldüğünü belirten Davut Çetin, “Kayıtlı çalışan sayımızda artış olmamıştır. Türkiye’de artış ise %6’dır. Antalya gibi istihdamın artmadığı veya azaldığı iller Hakkari, Ardahan, Nevşehir ve Kastamonu’dur.
Tarımda çok konuşulan bir konu sebze meyve fiyatlarıdır.  Tarımda toptancı halimizde yıllık fiyat artışı ortalama %13’dür. Tarımsal girdilerde fiyat artışı TUİK’e göre %19’dur. Tarımda ihracat ve durum iyi diyoruz, ama fiyatların maliyetin altında kaldığını görüyoruz.  
Bu verileri Antalya’nın durumu görülsün ve yazılsın diye paylaşıyorum. Bunları basına da veriyoruz, TOBB dahil her platformda konuşuyoruz. Bunları sizler de paylaşın lütfen. Çünkü konuşmadıkça bir şey olmuyor.
Antalya kredi de öncelikli olmalıdır, aşılamada da öncelikli olmalıdır. Bu sadece hakkaniyet meselesi de değildir, ekonominin Antalya’nın döviz gelirine ihtiyacı vardır. Antalya’nın düzelmesi ve kazanması Türkiye’nin kazanmasıdır” şeklinde konuştu.

 


ALMANYA’NIN TATİL REZERVASYONLARINDA ANTALYA BİRİNCİ SIRADA

Antalya turizminin nisan ve mayıs aylarını kaybettiğini, ancak haziran ayından ümitli olduğunu belirten Davut Çetin, “Avrupa’da Yunanistan, Hırvatistan turizm sezonuna mayıs ayında giriyorlar. Yunanistan aşı sertifikası ve test olma koşuluyla turist almaya başlayacak.
Şu anda Avrupa hava trafiği 2019 yılının %65 altındadır. Avrupa’da aşı sayısı artıyor, dolayısıyla yaz aylarında 2019’un %40’ı ve %50’si gibi bir düzeye çıkılabilir. Biz Nisan ve Mayıs ayını kaybettik sayılır, Haziran ayını kurtaracağımızı ümit ediyorum. Almanya’nın tatil rezervasyonlarında Antalya birinci sıradadır. Bu da sevindirici bir durumdur.
Pandemiyle mücadele, kapalı sektörlerimizin erken açılması ve kent olarak turizme hazırlık için azami gayreti göstermemiz gerekiyor. Meslek gruplarına göre aşılamada Antalya’ya öncelik verilmelidir. Kültür ve Turizm Bakanımız, turizmde çalışanların mayıs sonuna kadar aşılanacağını açıklamıştır. Sektörde güvenli turizm sertifikası işlemleriyle uğraşamayan küçük otellerde de aşılama yapılmalıdır. Ayrıca turizme bağlı sektörler, restoranlar, kafeler, eğitim sektörü, sürücü kursu gibi zorunlu fiziksel yakınlık olan sektörler de aşı programına dahil edilmelidir” dedi.


AMERİKA KENDİ TARİHİNE BAKSIN

Konuşmasında ABD Başkanı’nın soykırım sözünü kullanmasına da değinen Davut Çetin, “Amerika Birleşik Devletleri kendi tarihine bakmadan bu haksızlığa imza atma cüretini göstermiştir. ABD yönetimini şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz. Türkiye, ABD’ye üsler veren, nükleer füzelerini saklayan, ABD’nin Afganistan, Suriye operasyonlarına destek veren, ağır bedeller ödeyen bir ülkedir, buna rağmen bu karşılığı almıştır. Artık bu ilişkilerin gözden geçirilmesi hakkımızdır. Bu meseleyi küçümsemek, 3 gün parlayıp sonra bırakmak da yanlıştır” dedi.


KRİPTO PARADA DÜZENLEME GEREKİYOR

Gündemden düşmeyen kripto para skandalına da değinen Davut Çetin, “Dünya değişiyor, kripto paralar bu çağın yeni parası olma yolunda, ama biz adım atmakta geç kalıyoruz. Bu son olay bir kısım yatırımcının mağdur olmasına ve güven kaybına yol açtı. İnsanlar para yatırıyor, internette bahis sitesi gibi para borsaları kurulmuş, televizyonlarda reklamlar yapılıyor, ama yasal düzenleme yok. İlgili kurumlar düzenleme ve denetimde geç kaldılar. Elbette burada tek suç Devletin değil, bilgiye dayalı olmayan bir risk alıp bu işlere para yatıranlara, sabahtan akşama kadar reklamını yapanlara da söylenecek bir söz var. Para ve güç sahibi olmak her tür değerin üzerine çıktı. Bu nedenle gençler kısa yoldan zengin olma peşinde koşuyorlar” diye konuştu.

 


KOMİTELERİN TALEPLERİ

Konuşmasında Meslek Komitelerinden gelen taleplere de değinen Davut Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Komitelerimizden gelen yazı ve taleplere bakacak olursak, tarım sektörümüzde komitemizin önemli bir gündemi Rusya’ya ihracattır. Rusya tarafında partnerlerimizle görüşmeye devam etmeliyiz.
Tekstil grubumuz mağazaların çalışması gerektiğini söylüyor. Deri ve ayakkabı, halı ve mobilya, bilişim gruplarımız muafiyet talep ediyor.  Maalesef artık bir muafiyet durumu kalmamıştır.
Dericilik grubumuz icra takiplerinin ertelenmesi, plastik grubumuz ise çalışanlara yapılan icraların ertelenmesi gerektiğini söylüyorlar, önemli ve haklı bir taleptir.
Halı-mobilya komitemiz meslek yeterlik belgesi uygulanmasını ve yerli girdilerin dövizle değil TL ile tarife belirlenmesini istemektedir.
Akaryakıt grubumuzun kurumlar vergisi tevkifatı veya peşin vergisi uygulamasını geçen hafta söyledim. Bir başka konuları tavan fiyat uygulamasının sektörde sıkıntıya yol açmasıdır. Ayrıca kaçakçılık konusunda da Emniyet Müdürlüğü ile çalışma önerileri var.  
16.grubumuz, kozmetik ve kişisel bakım grubu e-ticarette sahte markalı veya ikinci el ürün satışının arttığına dikkat çekmiş. Bu konularda hem ilgili kurumları hem toplumu uyarmalıyız. Ayrıca sektörde kredilerin ödenemeyeceğini ve ödemelerin ertelenmesini talep ediyorlar.
Bilişim sektörümüz de kayıtdışı satışları yazmış, bunun için de KDV indirimi istiyorlar.
25 grubumuz e-ticaret sitelerinin %70’e varan indirim gibi reklamlarla tüketiciyi yanıltıcı reklamlar yaptığını söylüyor.
36 grubumuz özel yurtların sorunlarını ele almıştır. Özel yurtlara destek talepleri haklıdır.
46. grubumuz kayıtdışı işletmeler sorununu, taşıt kiralamada zorunlu ferdi kaza sigortasına geçilmesi, Kabis uygulamasında gecikmeyi ve ÖTV indirimi konularını dile getirmişler. Sigorta konusunu sigorta komitemiz ile görüşseler belki daha iyi bir gelişme sağlanabilir.
Eğitim grubumuz sektörde sorunların çok arttığı uyarısını yapıyor. KDV indiriminin devam edip etmeyeceğinin kayıt dönemi gelmeden açıklanmasını istiyorlar.
Bunların her biri ayrı ayrı önemli konu, müşterek toplantıda söylediğim gibi, bu konuları yazıyor, izliyoruz, basın bülteni yapıyoruz, sosyal medyada paylaşıyoruz. Hükümetten ve siyasi partilerimizden de bu konularda daha fazla çaba bekliyoruz, çünkü çözüm üretmek siyasetin görevidir.”

Tarih: 29-04-2021

FACEBOOK YORUM
Yorum